Friday, November 15, 2013

House InvasiON

House InvasiON




Kimilerine göre bilgisayarı müzik aleti gibi çalmak, kimilerine göre ise bir felsefesi olan (ask, barış, huzur gibi) müzik dalı. Ama ne olursa olsun artık dünyada büyük fanları olan, hemen hemen bütün gezegende dinlenen, popüler kültür ikonu haline gelen bir müzik turu; Elektronik Müzik. İçinde çok sayıda alt tur barındıran bu yelpazesi geniş müzik turu için artık ses kadar görsellik de çok önem kazanmaya başladı. Kulüplerin düzenlediği çeşitli sahne showları ile başlayan bu görsel zenginlikler kameralar ile de tanıştı. Genç sinemacı Yağız Acar da bu işe gönül veren, sevdiği, takip ettiği bu müzik turunu mesleğiyle birleştirerek bu turun video klip piyasasında da yer etmesini sağlayan bir sinemacı. Yaptığı iki kısa film çalışması ile şimdiden bir çok unlu DJ ile çalışma imkanı bulan ve onların takibine giren bu genç sinema adamının hedeflerinden biride bu müziği görsellikte de bir markaya dönüştürmek. Bu anlamda yapmış olduğu 2 kısa filminde de müziğin şehirleri diyebileceğimiz New York City & Miami'yi hatta Los Angeles'ı da ne kadar iyi kullandığını, resmettiğini söyleyebilir.
Elektronik muzik uzerine bu ilk kisa calismasi icin yonetmenin tarzını buldugu film diyebiliriz. New York'da cektigi House InvasiON yaklasık 25 dakika uzunlugunda. Aslında sinemasal tur olarak film bilimkurgu, fantazi ve video muzik arasında harmanlasmıs ve degisik, farklı bir stil ortaya cıkmıs ama bu da filmde seyirciyi yormayan aksine ilgi cekici bir hale getiriyor. Ozunde elektronik muzigi anlatan, bu turun insanlar uzerinde nasıl bir psikolojik etki yaptıgını ve insanları pozitif anlamda nasıl sekillendirdigini, bilim kurgu turu sinemadan beslenerek anlatıyor. Buna birde kurgusu olan hikaye ile destekleyerek seyir zevkini artırıyor. Bu baglamda konusuna biraz deginirsek, New York sehrinde elektronik muzigi yaymak isteyen ve genclerden olusan bir organizasyonun calısmaları ve bunu engellemek isteyen, muzik sektorunu de elinde tutan buyuk bir produksiyon sirketi ile aralarında gecen mucadele seklinde kısaca ozetleyebiliriz.
Yonetmen konusu itibariyle yapmak istedigini, hedefini gosteriyor. Genel sinema gozlemi, gorusu fantazi ve kurgu olan yonetmen bu ogeleri filminde de yeterince iyi kullanıyor. Cunku toplumlarda yeni bir konu yada turu kabullendirmek ve de bunu gorsel olarak sunmak cok zor. Hele de bu konu anlatanın kendi kisisel zevklerinden biri ise ve toplumdaki genel gecer havaya ait degilse. Demek istedigim eski kafa zihniyetindeki bir toplum yapısı yeniliklere acık olmadıgından yenilikci yaklasımlar kabul gormez. Film biraz da bundan da bahsediyor. Film yenilikleri kabul ettirme cabasinda. Elektronik muzik bangır bangır geldiginin mesajını veriyor filmde. Butun o olumlu, pozitif sinerjisini filmde yansıtıyor.


Filmdeki basrol karakterlerin baslarından gecen surec de aslında sinemanın temel kuramlarından olan kahraman ve yol ogelerini de bulmak mumkun. Yonetmen Yagız Acar kendi filmini yaparken yani bireyselligi on planda olan bir calisma gibi gozukurken, bu ogeleri kullanarak aslında topluma, genele hitap eden bir calisma ortaya koymus. Kahraman ogesi olarak filmi tasıyan genc cifti gosterebiliriz, filmin tamami boyunca yasadıklari macera ise "yol"un sinemadaki bir baska tanımı. Ayrıca film, muzigin insan vucuduna ve psikolojiye etkilerini gozler onune serer ve bize hatırlatır "muzik vazgecilmez bir olgudur hayatımızda".
Filmin sundugu baska birtakım mesajlarda var. Uyuyan toplum misali uyanısa giden yolda bir kilit rol ustlenmis muzik. Insanlar sosyal problemlerle yuzlesirken ve yalnızlasırken muzikle bir arada olabilir, birbirlerini tutabilir ve destekleyebilirler buda o toplumun refahını arttırır. Altdan altdan boyle sosyal mesajları da gozler onune sererek filmin toplumsal bir misyon edindigini de soyluyebiliriz.
Filmde, bu genc ciftimiz ve calıstıkları organizasyon kısa surede bu muzik turunu yayarlar ve insanlar uzerindeki etkilerini gozlemlemeye baslarlar. Bu sahneler de sinemanın deneysel yuzunu gormek mumkun. Bu da genc bir sinemacının kısa ama oz calısmasında ki yelpazesinin ne kadar genis oldugunu gosteriyor bize. Deneysel diyebiliriz ama kurgu da var icinde ve bir muzik turunu basarıyla ekrana yansıtmıs.
Gorsellik anlamında da House InvasiON gayet doyurucu. New York'un ustten cekimleri, Manhattan'daki kalabalık sahneler, konser ve kluplerdeki sahnelerde, ısıgın dogru kullanımı ile tam bir renk paleti icinde yer alıyorsunuz. Gorsellige gercekcilik katmak acısından da el kamerası cekim tarzı da gayet oturuyor filmin yapısına. Bununla beraber filmin editini kendisi ustlenen Yagiz Acar izleyenlere muthis bir ritim vaat ediyor.  Aynı zamanda kullanılan basarili muzikler goruntulerle de birlesince gayet guzel bir video klip izlenimide veriyor. Zaten genc sinemacının da yapmak istedigi bu: o cok sevdigi kurgu ve fantaziyi gercekci bir uslupla ve sosyal konular ile birelestirerek, ortaya gorsel yonu agır basan ama konusu da en az gorselligi kadar vurucu olan filmler ortaya cıkarmak.
Türü, kurgusu ve konusu itibariyle çok az rastlanan, belkide türünün tek örneği diyebileceğimiz filmi 2014 yılında izleyiciyle bulusturmak icin sabırsızlanan Yağız Acar piyasadan aldıgı yorumlardan dolayı filmin buyuk bir sukse yapıcagını dusunuyor ve buna katılmamak elde değil.

No comments:

Post a Comment